Kolombiya’dan gelen fotoğraflar interneti ayağa kaldırdı! Uzun kafatası, çekik gözler, kaburga kemikleri… Gerçeği konunun uzmanı açıkladı

Dünya dışındaki gezegenlerde yaşam olup olmadığı sorusu yüzlerce yıldır insanların kafalarını kurcalıyor. Bu sorunun cevabını bulmayı amaçlayan uzay araştırmaları sürerken, Dünya üzerinde yeterince kanıt olduğunu iddia edenler de var.

Son olarak hafta başında Güney Amerika ülkesi Kolombiya’dan gelen fotoğraflar kafaları karıştırdı.

İspanya’nın tanınmış radyocularından Josep Guijarro, fotoğraflardaki sıra dışı görünümlü iskeletin bir uzaylıya ya da çok eski zamanlarda yaşamış “küçük bir insansı türe” ait olabileceğini öne sürdü.

Ancak uzmanlar, Guijarro’nun ses getiren iddialarını yalanlayarak, iskeletin açıklamasının çok daha basit olduğunu dile getirdi.

FOTOĞRAFLARIN KAYNAĞINI AÇIKLAMADI

Tartışma yaratan fotoğraflar ilk olarak Josep Guijarro tarafından paylaşıldı.

İspanya’da uzun yıllar devlet radyosunda sunuculuk yapan, şu an ise kendisini “tam zamanlı uzaylı araştırmacısı” olarak tanımlayan Guijarro, görselleri kendisine ulaştıran kaynağın adını açıklamadı ancak “Kaynağım başka bir gezegenden gelmiş olabilir mi diye sorduğu bu örneğin Kolombiya’da bulunduğunu belirtti” dedi.

Fotoğraflarda iskeletin uzun bir kafatası, çekik gözleri, göbek kordonu ve “alışılmadık sayıda kaburga kemiği” olması dikkat çekiyor. Guijarro, Espacio Misterio sitesinde yayımladığı yazıda, normal bir insanın sağda ve solda 12’şer tane olmak üzere 24 kaburgası bulunduğunu, söz konusu iskelette ise 10’ar kaburga olduğunu ifade etti.

Guijarro ayrıca iskeletin, Kolombiya’nın “el cerro de los enanos” (cüceler tepesi) adı verilen bölgesinde bulunduğunu da iddia etti. Ancak daha sonra X üzerinden paylaştığı mesajda, iskeletin kaynağını kesinlikle bilmesinin mümkün olamayacağını ifade eden Guijarro, “Elimde teyit edilebilir veriler yok” diye yazdı.

HEMEN ‘UZAYLI’ TARTIŞMALARI BAŞLADI

Guijarro’nun paylaşımları sosyal medyada ciddi tartışmalara neden oldu. Birçok kişi iskeletin çok eski zamanlarda Dünya’ya gelmiş bir uzaylıya ait olduğunu öne sürdü. Bir paylaşımda, “Bunun halen aramızda yaşamakta olan bir uzaylı türü olduğu kesin değil mi?” ifadeleri kullanıldı.

Bu tür uzaylı haberleri dönem dönem sosyal medya kullanıcılarını heyecanlandırıyor. Örneğin Eylül ayında Meksika’da bir Kongre oturumunda “uzaylı mumyası” olduğu iddia edilen bazı kalıntılar uluslararası kamuoyuna sunulmuştu.

Ancak ilerleyen dönemde yapılan analizlerde, bu örneklerin uzaylı mumyası değil, hayvan kemiklerinden yapılmış bebekler olduğu anlaşılmıştı.

Guijarro, paylaşımında bu olaya dair iğneleyici ifadeler kullanarak, “Eminim Meksika’da birileri çoktan bu fotoğraflara ‘uzaylı’ etiketini yapıştırmıştır. Ama ben daha tedbirli olmayı tercih ediyorum” dedi.

‘ATA’ İSİMLİ ‘UZAYLIYI’ HATIRLATTI

Kendi alternatif teorisini de takipçileriyle paylaşan Guijarros, fotoğraflardaki göbek kordonuna dikkat çekerek, kalıntıların çok eski çağlarda yaşamış “küçük bir insansı”ya ait olduğunu öne sürdü.

Guijarros ayrıca bu kalıntıların, 2003 yılında Şili’de Atacama Çölü’nde bulunan ve “Ata” adı verilen 15 santimetrelik “uzaylı” cesedinin akrabası olabileceğini de iddia etti.

Guijarro, bu kalıntıların ikisinin de yaklaşık 800 yıl önce yaşamış insana benzeyen bir türün akrabaları olabileceğini de sözlerine ekleyerek şu ifadeleri kullandı: “Efsanelerde, bu dağların zirvelerinde yaşamış 35-40 santimetre boyundaki küçük varlıkların oluşturduğu bir medeniyetten bahsediliyor.”

ÇOK DAHA BASİT BİR AÇIKLAMASI VAR

İnternette dolanan iddialar böyle… Uzmanlar ise fotoğraftaki iskeletin çok daha basit bir açıklaması olduğunu ifade ediyor.

Özellikle çocuk iskeletleri konusunda uzman olan adli antropolog Prof. Dr. Sian Halcrow, Mail Online’a yaptığı açıklamada, iskeletin muhtemelen prematüre bir bebeğe ait olduğunu söyledi.

Halcrow, “Komplo teorileri her zaman var olmuştur ve maalesef bazı insanlar bunları doğru kabul ederler. Çünkü komplo teorileri çok fazla dikkat çeker. Ancak burada en basit açıklama göz ardı ediliyor. Bu prematüre bir bebek” dedi.

Halcrow, kafatasının şekli gibi tuhaflıkların altında yatan sebebin de yumuşak dokunun kurak bir ortamda mumyalaşması olduğunu belirtti.

Fetüsler, yetişkin insanlara kıyasla daha yumuşak ve tam olarak gelişmemiş kemiklere sahipler. Bu nedenle söz konusu mumyalama süreçlerinin sonunda kemikler, uzman olmayan kişilere sıra dışı görünen şekiller alabiliyor.

Halcrow, fotoğraftaki iskeletle ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Bu bireyin anatomisi, mumyalanmış bir insan fetüsüyle tutarlı. Kafatasının şekli doğum sırasında yan kafa kemiklerinin ön kemiklerin ve diğer yan kemiğin üzerine binmesiyle açıklanabilir.”

GÖZLERİN VE KABURGALARIN DA AÇIKLAMASI VAR

Halcrow, bu teorinin mumyadaki “uzaylı benzeri” özellikleri de açıkladığını belirterek, “Bebekler anne karnında gözlerini 27’nci haftadan sonra açarlar. İskeletin gözlerindeki çekiklik, gözleri ve göz kapaklarını oluşturan yumuşak dokunun mumyalaşmasının bir sonucu” ifadelerini kullandı.

İskelette 24 değil 20 kaburga kemiği olduğu iddiasını da değerlendiren Halcrow, buna inanmak için bir sebep olmadığını belirterek, “En alttaki iki kaburga çok küçüktür ve görülmesi çok zordur. Özellikle sadece resimlere bakarak seçilemezler” dedi.

Guijarros’un, kalıntıların bulunduğu koşullarla ilgili sözlerine de atıf yapan Halcrow, “800 yıl öncesinden bahsediliyor. Eğer bu doğruysa bu bebek bir antik gömü alanının yağmalanmasıyla ortaya çıkarılmış” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir